Telefon
WhatsApp
 KHK’LAR GİDER, HALK KALIR!

“15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hâl, yalnızca geçici bir önlem değil, hukukun askıya alındığı, keyfiliğin kural hâline getirildiği kalıcı bir rejimin başlangıcı oldu. Bu süreçte çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile hiçbir yargı sürecine tabi tutulmadan, savunma hakkı tanınmadan yüz binlerce kamu emekçisi bir gecede görevlerinden ihraç edildi. Fişlemeler, ihbarlar ve siyasi bağlılık esas alınarak yürütülen bu tasfiye dalgası, yalnızca bireyleri değil, kamusal hizmetleri, toplumsal dokuyu ve adalet duygusunu da hedef aldı. Aradan geçen dokuz yıla rağmen, bu kararnamelerin yol açtığı yıkım hâlâ sürmekte; adalet yerini bulmamakta; hukuksuzluk olağanlaştırılmaktadır

WhatsApp Image 2025-06-26 at 18-44-14 (1)

İKTİDAR, KHK’Lİ İHRAÇLARI MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR

İhraçları derinleştiren bir diğer gerçekliğin iktidarın KHK’li ihraçları nasıl meşrulaştırmaya çalıştığıdır. “KHK’li ihraçlar, iktidarın söyleminde bir “güvenlik tedbiri” olarak sunulsa da, gerçekte iktidar eliyle yürütülen bir cezalandırma ve toplumsal dizayn projesidir. Bu uygulamalar, hukuka değil, siyasi sadakate dayanmaktadır. Muhalif olanı susturmayı, eleştireni tasfiye etmeyi hedefleyen bu kararlar, yalnızca bireylerin değil, toplumun ortak adalet duygusunun ve kamusal vicdanın da derin biçimde zedelenmesine yol açmıştır. KHK’ler, otoriter rejimin kalıcılaşması için döşenen taşların en sertidir. Ve bugün hâlâ yürürlükte olmaları, bu hukuksuzluğun yalnızca geçmişte kalmadığını; modern zamanların en kapsamlı, en yaygın ve en sessiz şiddet biçimlerinden biri olarak sürdüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

 

Bu şiddetin toplumsal ve bireysel düzeyde yarattığı tahribatın boyutları ise her geçen gün daha görünür hâle gelmektedir. Dokuz yıl boyunca ihraç edilenlerin yaşadıkları, yalnızca bir meslekten değil; hayattan, güvenceden ve gelecekten ihraç edilmenin ağır hikâyesidir. İşsiz bırakılan, çevresinden dışlanan, sosyal ölümle baş başa kalan on binlerce insan; yalnızlaştırılmakla kalmamış, adeta bir suçlu gibi sürekli damgalanmıştır. Kimi ekonomik yıkımla boğuşmuş, kimi çocuklarına ekmek götürememiş, kimi ise yıllar boyunca kendini savunma şansı bile bulamamıştır. Bu büyük insani ve toplumsal tahribatın telafisi yoktur. Ne geç gelen bir iade kararı ne de ödenen tazminatlar bu acıyı silebilir. Çünkü yaşananlar bir hata değil, açık ve sistematik bir politik saldırının sonucudur.

 

Bu politik saldırının niteliği, karar alma süreçlerine hâkim olan zihniyette açıkça görülmektedir. Bu ihraçlar, çoğu zaman kişisel kin, ideolojik düşmanlık ve siyasi hesaplaşma duygularıyla alınmış kararlardır. Devletin sahip olduğu yetki, bireylerin öfkesine araç edilmiştir. Kamusal makamlar, kişisel intikamların uygulama zeminine dönüştürülmüş; hukukun yerini keyfilik, adaletin yerini rövanş almıştır. Bugün bu kararların sonucu olarak ödenen tazminatların kamu bütçesinden karşılanması, sadece mağdurları değil, tüm toplumu cezalandırmak anlamına gelmektedir. Hiç kimse, bir yöneticinin öfkesinin faturasını halkın ödemesine razı olmamalıdır. Gerçek adalet, yalnızca mağduriyeti telafi etmekle değil; bu hukuksuzluğu planlayanların, uygulayanların ve görmezden gelenlerin yargı önünde hesap vermesiyle mümkündür.

WhatsApp Image 2025-06-26 at 18-44-14

BİNLERCE İNSAN, UMUTLA BEKLENTİ İÇİNDE

Tüm bu tabloya rağmen hukuk adına umutla beklenti içinde olan binlerce insanın olduğu mahkemelerden çıkan iade kararlarının dahi uygulanmaması, bu rejimin hukuk tanımazlığını ve yargıyı tamamen etkisizleştirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Anayasal güvencelerin yok sayıldığı, karar alma süreçlerinin keyfiliğe teslim edildiği bir düzende, hukuk devleti artık sadece bir tabeladan ibarettir. Türkiye’nin uluslararası alandaki “hukukun üstünlüğü”, “ifade özgürlüğü”, “yargı bağımsızlığı”, “toplanma hakkı” ve “seçme-seçilme hakkı” gibi temel demokratik göstergelerde dünyanın en alt sıralarına düşmesinde, KHK rejiminin yarattığı yapısal tahribatın doğrudan etkisi vardır. Bu uygulamalar sadece bireylerin değil, ülkenin demokratik itibarı ve kurumsal işleyişinin de çökmesine yol açmıştır. Ancak bilinmelidir ki, ihraç edilenlerin göreve iade edilmesi tek başına bir demokratikleşme göstergesi değildir. Bu olsa olsa, otoriter bir uygulamanın geçici olarak geri çekilmesidir. Gerçek demokratikleşme; bu hukuksuzluğu mümkün kılan zihniyetin, çürümüş yargı pratiğinin ve baskıcı siyasal yapının tümüyle değişmesiyle mümkündür. KHK’ler yalnızca iptal edilmemeli, bir daha asla uygulanmamak üzere tarihin utanç sayfalarına gömülmelidir.

 

 “KESK Urfa Şubeler Platformu olarak bir kez daha ve açıkça ifade ediyoruz: KHK’ler derhal ve koşulsuz olarak iptal edilmelidir! Tüm ihraçlar, hiçbir ayrıma uğramaksızın görevlerine iade edilmeli; uğradıkları maddi ve manevi kayıplar eksiksiz biçimde telafi edilmelidir. Bu büyük hukuksuzluğu planlayanlar, uygulayanlar ve sessiz kalarak sürdürenler adalet önünde hesap vermelidir. KHK’ler bir daha asla uygulanmamalı; bu ülke bir daha böylesi bir kötülükle, böylesi bir utançla sınanmamalıdır!”

 

 

      KESK URFA ŞUBELER PLATFORMU

                   Leyla SEZEN

                 Dönem Sözcüsü

özka lastik

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

İmam Bakır

Puan Durumu

Takım OM G M P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20

Reklam

lösev

Yazarlarımız

Şanlıurfa Nöbetçi Eczaneler

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği